BETFORUM YAZI DİZİLERİ "İstenmeyen Çocuk" Kevin de Bruyne'nin Efsane Hikayesi

Futbolun böyle tatlı çeteleri vardır, birlikte çok kupa kazanırlar. Zamanında mesela Frank Rijkaard, Ruud Gullit, Marco Van Basten vardı. İtalyanlar o güne kadar öyle etkili takım görmemişlerdi ki Sacchi hocanın da dehasıyla Milano takımı o zamanlar bir efsaneye dönüştü en fazla uluslararası kupa kazanan takımlardı. Ya da işte Manchester United’ın daha eski tarihinde George Best, Dennis Love, Boby Charlton üçlüsü ki bugün Oldd Traford da onların resmedilmiş heykelleri durur. İnsanlar bunların arasındaki uyumu açıklamakta zorlanır, sihir falan derlerdi! Türkiye'de Metin, Ali, Feyyaz öyleydi. Jurgen Kloop; Mane, Salah ve Firmino’dan böyle bir sihir yarattı yine guardiola'nın takımları her dönem böyle ortaklıkları gözümüzün önüne getirdi Kevin de Bruyne - Sterling ikilisi var tabii son zamanlarda bozuldu. Önce Kevin ağır sakatlık yaşadı, Sterling rotasyona takıldı ama böyle harika işler yaptıkları dönemde de hatırlıyoruz.



Bu ikilinin buluşması da ilk başta acayip olmuş. Kevin De Bruyne diyor ki; City’e gelmeden önce Sterling hakkında kötü şeyler okuyordum. Böyle kibirli değişik bir tip işte! Bana zaten Chelsea artığı diyorlardı bir de onun Liverpool dan para için ayrıldığını yazıyorlardı diyor. Ya acaba nasıl olur derken gittim City'ye tanıştım Rahim Sterling ile ve kendi kendime dedim ki bir dakika ya bu eleman oldukça havalı görünüyor. Buradaki olay ne? Her neyse bir gün konuşuyor bunlar, De Bruyne hani değişik diyor ya Sterling’e. Aynısını bu da buna söylüyor! Diyor ki Sterling; -ya bro seninle tanışmadan önce baya farklı olacağını düşünüyordum. De Bruyne; -Nasıl yani? Sterling; -mesafeli utangaç zannediyorum fakat sen ne kadar komik herif mişsin ya… De Bruyne de diyor ki; kuru bir mizah anlayışım var.. Evet diyor Sterling, epey kuru ve devam ediyor Sterling; peki söylesene sen benimle ilgili ne düşünüyordun? De Bruyne de; dürüst olmak gerekirse kibirli bir adam olarak düşünüyordum yapma ya falan sağ ol ama sen de öyle düşünüyor muşsun lan derken, iki futbolcu oluyorlar sana kanka… oğulları falan da aynı tarihte doğuyor arkadaş oluyorlar. Kanka akşam ne yapıyorsunlar, saha içini zaten biliyorsunuz.. böyle güzel bir birliktelik doğuyor sonra. Şimdi sor Kevin De Bruyne’ye diyor ki.. Rahim Sterling futbol dünyasında tanıdığım en iyi ve en mütevazı insan… ki bunu söyleyen adam da aslında böyle ve hakikaten çok içine kapanık uysal bir adammış ama bir de nasıl dik başlı biliyor musunuz? Genç takım antrenörü azarlıyor bir gün bunu sahaya temizlemeye yardım etmedi diye. Gidiyor kale direğine sarılıyor ve dikiliyor orada. Lan oğlum etme eyleme, yok bırakın beni diye! Üç kişi ancak ayırmış yani.. Tam bir inatçı.


Bahisforum sakinleri gelin bu altın çocuğun ilham veren hikayesine göz gezdirelim…



Belçikalı bir dünya yıldızının hayatını anlatacağım ama inanın sizin de işinize yarayacak. Çünkü zannetmeyin ki böyle kolay hayatlar büyük başarılar getiriyor. Sessiz sedasız bir adam, öyle dedik ya Kevin De Bruyne’ye… bakın şimdi akademide top oynarken kulüp ona göz kulak olsun diye koruyucu bir aile ayarlıyor, oralarda öyleymiş. Bu okula gidiyor sonra antrenmana oradan da giriyor eve kapanıyor odaya kendi halinde bir çocuk! İşin sonunda yaz geldiğinde hadi ben ailemin yanına kaçıyorum dediğinde eve geliyor bir bakıyor ki annesi hüngür hüngür ağlıyor. Ne oldu anne diye soruyor.. annesi, koruyucu ailen aradı, seni istemiyor! Niye diye soruyor; çünkü içine kapanıksın evladım iletişim kurmuyormuşsun onlarla, zor çocuk muşsun.. öyle dediler, diyor.. E annesi de biliyorum ya öyle olduğunu ondan ağlıyor.. çocukluğundan beri öyle doğru düzgün arkadaşı yok, evde oturup oynayacağı ne bileyim bir konsol oyunu yok kimseye tek kelime etmez, sadece top oynarken ayakları onun yerine konuşuyor, o kadar. Ne yapacak şimdi! Eyvah diyor zaten Kevin De Bruyne’de.. Daha öyle yıldız topçu falan da değil. Kulübü de başka koruyucu aile bulamayız kusura bakmayın diyor. Mecbur pansiyon ayarlayacak kendine.. orada kalacak onları düşünüyor, bir yandan bakıyor annesi karşısında ağlıyor hüngür hüngür.. işte o an topu kapıp kaçıyor yine biliyor musunuz? Tsubasa gibi yani!!! Çocukken sürekli öyle tek başına top oynadığı bir yer var oraya gidiyor.. film gibi he böyle düşünün.. bir yandan topu sürüyor bir yandan annesinin sözlerini kuruyor kafasında; seni istemiyorlar oğlum! Niye? .. Olduğun kişi yüzünden. Kevin sinirle topa vuruyor kafasında bu sözler.. topa vuruyor bu sözler.. nasıl biliyor musunuz? Saatlerce…. ve film gibi dedim ya bir anda duruyor ve istemsizce bağırıyor her şey yoluna girecek! Her şey yoluna girecek! Diyor. İki ay sonra A takımda olacağım. Ne olursa olsun, ne olursa olsun eve başarısız olarak dönmeyeceğim. Ne olursa olsun diyor.



Bakın sonrası daha güzel.. yaz tatili bitiyor ve dönüyor Genk’e, ikinci takıma yeni çıkmış daha.. kimse suratına bakmıyor, günlerden cuma, Kevin yedek. İkinci yarı hoca diyor ısın! Oyuna gireceksin.. kendisi anlatıyor.. sahneyi şöyle düşünün “Goal” filmindeki Santiago Muniez gibi hem oynuyor hem de kafa sesi var.. bir gol atıyor içinden diyor ki artık seni istemiyorlar, ikinci gol çok sessiz.. üçüncü gol çok zor.. dördüncü gol artık sen istemiyorlar, bir daha derken tak beşinci gol, olduğun kişi yüzünden… böyle diye diye bir yarıda 5 gol atıyor mu.. Ondan sonra otur seyret kulüpteki tavırların değişimini ve kahramanımız iki ay içinde A takımda… Şey gibi Hababam Sınıfı'nda düşük başlayıp sonra birden yükselinir ya.. hikayeyi öyle düşünün..

Bakın burası önemli.. Sen kendin olduğunda, korkusuz olduğunda ne oluyor, neler değişiyor.

Kulüp haber gönderiyor ailesine diyor ki; koruyucu aile bulalım yine parası bizden! De Bruyne diyor ki; ilkel insanların futbolda size nasıl davrandığını görmek komik.. olmaz mı kardeşim! hatta bunu gönderen koruyucu aile vardı ya az önce bahsettiğim.. Heh işte bir gün koruyucu ailedeki kadın geliyor. Sanki her şey büyük bir yanlış anlaşılmaymış gibi.. diyor ki; evladım biz senin geri dönmeni istedik arzuladık sadece hafta içi pansiyona gitmeni istedik.. hafta sonu gel yine burası senin evin.. Aldılar ya paranın kokusunu : ) De Bruyne’de diyor ki; hayıııır yooook.. beni çöpe attın şimdi iyi gidiyorum ve beni geri mi istiyorsun, dedi. Buraya kadar film gibi değil mi? Çok sonralarında Kevin De Bruyne bu zamanlardan şöyle bahsediyor; bu deneyim kariyerimin yakıtıydı. Genk de iken de Chelsea’ye imza atarken de hala benim için yazıyorlardı diyor.. kafasında zor insan, şöyle böyle bu koruyucu aile hikayesini hep yazmışlar.



Bozar mı bozmaz kardeşim.. futbol benim takıntım diyen adamı böyle şeyler bozmaz.. ilk senesinde bir pansiyonda yaşıyor yatağı var masası var lavabosu var o kadar. Bozmuş mu? Hayır.. hedefe ulaşmak için ailesinin yanından kalkmış gitmiş genk de ki futbol akademisi'ne. Belçika'nın bir yerinden taaa başka yerine.. bozmuş mu bozmaz! Şivesi, konuşması bile farklı.. o yaştaki arkadaşları falan dalga geçer değil mi? hepimiz yaşadık.. böyle şeyler var bozmuş mu kevin’i bozmaz güzel kardeşim.. Yalnızlıktan ölmüş, kan kusmuş, kızılcık şerbeti içtim demiş ama tutkusu tembiğe dönüşmüş. Kendin Ol Korkusuz Ol. bir tek arada bir aklım gidiyordu parlıyordum o kadar.. o da beş saniye ama beş saniye sonra sakinleşiyorum diyor hatta var ya David Silva ile öyle bir sahnesi.. bırak da konuşayım diyor.. sürekli bağırıyor bırak da konuşayım falan diye..



Bir tane derdi var adamın, söylüyor zaten.. futbolda yaptığın her şey tek bir şeye bağlı.. oynamak istiyorum bu kadar.. Sırf bu yüzden de hikâyesinde deminden beri anlattığıma benzer şeyler de yaşamaya devam etti, film bitmedi yani durun daha : ) Bizim Chelsea malumunuz elindekilerin değerini bilmemek konusunda çok yetenekli bir kulüp! De Bruyne’de bunlardan biri maalesef.. alıyorlar kiralıyorlar.. önce Werder Bremen'e. Adam orda döktürüyor tabii. Bu sefer Dortmund istiyor o zaman takımın başında ki Mourinho diyor ki; kalıyorsun abi bu takımın bir parçasısın. E iyi, tamam, güzel.. ilk 11'de başlıyor ama 4 maç sonra rüzgar yine tersine.. bakın hep iniş çıkış gördüğünüz gibi ben onu hep böyle özetliyorum. Yaşam böyle yoğun bakım ünitesine bağlanan hasta gibi çizgi düz giderse yaşam belirtisi yok yukarı aşağı çizgiler varsa yaşam var demektir..



Neyse.. yedek kulübesine hapis oluyor kahramanımız.. bir kez daha sıkıntı, stres yine görmezden gelinen adam yine kimsenin ilgi göstermediği bir futbolcu derken abi Jose Mourinho aralık ayında bir odasına çağırıyor.. Kevin De Bruyne diyor ki; hayatımı değiştiren en büyük ikinci andı o toplantı.. neler oluyor bakın.. Mourinho’nun önünde bir sürü kağıtlar var başlıyor okumaya, karne veren hoca gibi. Mourinho Kevin’e dönerek şunları söylüyor.. Kevin, bir asist, sıfır gol, on top çalma bir de bakalım bakalım Willian işte şu kadar gol Oscar şu kadar asist Mata şu kadar pas diye diye okuyor 5 gol 10 asist gidiyor böyle.. bizimki de diyor ki iyi de bu futbolcuların bazıları 15 maç oynadı 20 maç oynadı ben sadece 3 maç oynadım. İllerde farklı olacak ama değil mi diyor ? Hoca diyor ki aslına bakarsan Mata giderse o zaman sen altıncı tercih yerine beşinci tercih olursun diyor. Yani hocanın bu sözleri aslında; kulüp istemiyor seni demek..

Öyle de oluyor ve Kevin De Bruyne satılıyor.. Tabii ödediklerinin iki katına.. nereye Wolsburg’a.. ve film bitti mi? biter mi.. biliyorsunuz zaten gerisini, evleniyor yuva kurunca bir cesaret ve özgüven de geliyor. Yenge çünkü büyük adımlar attırıyor, bu başarılı erkeğe.. bir anda Manchester Citiy’ler, Paris Saint Germain’ler, Bayern Munih’ler kapısına üşüşüyorlar.. Citiy’e mi gitsem diyor Kompany mesaj atıyor; burası çok güzel çok seversin gel.. lan diğer kulübü düşünüyor aynısı.. tam üç hafta boyunca her gün menajeri transferin tamam diyormuş sonraki gün dur bekle.. sonra iş yattı, sonra böyle oldu böyle olmadı diye geçiyor günler.. eşi de o sırada hamile.. Şimdi böyle bir hikayede kadın ve dram olmadan olur mu abi tabii ki olmaz.



Bir sabah kalkıyorlar yenge hasta.. ne yapacağız bebeğe bir şey mi oldu.. stresi, kanaması başlıyor kadıncağızın. Ambulanslar geliyor, galiba bebeği kaybettik diyorlar. Hastane'nin taburesinde çaresizce oturan sarışın bir oğlan, bizimki.. arkada muhtemelen en duygusal fon müziği ve acil servisin otomatik kapıları vardır ya. İşte o otomatik kapısı açılıyor Bizimki telaşlı ayakta ne oldu doktor yaşayacak mı falan.. merak etmeyin diyor her şey yolunda ve bebeğiniz iyi.. bak Fox'a koy dizisi olur öyle söyleyeyim. İşte hayatı değiştiren 3. anda bu..

Kevin De Bruyne diyor ki; futbolun bir ölüm kalım meselesi olmadığını bu hatırayla anlat. Sonra yanında eşi, kucağında oğlu bir zamanlar itilip kakıldığı İngiltere'ye bu sefer büyülemeye gidiyor, kahramanımız. Hele Pep Guardiola geldikten sonra aman aman aman.. alıyor bunu yanına oturtuyor Pep, diyor ki; bak Kevin kolaylıkla dünyadaki en iyi beş oyuncudan biri olabilirsin. En iyi beş! Kolaylıkla. Şaşırıyor bizim ki tabii ama zihniyetimde değişti diyor bu konuşmadan sonra. Çünkü hatalı olduğumu kanıtlamak yerine haklı olduğumu kanıtlamalıydım diyor. E haklı, çünkü Peple futbol aşırı olumludur neredeyse ulaşılması imkansız hedefler koyar, o bir taktik ustasıdır buna şüphe yok ama dışarıdaki insanların görmediği mükemmele ulaşabilmek için kendi kendini altına soktuğu bir baskı var ve kevin De Bruyne yeniden başlar. Hee sakatlığı olmuş mudur evet olmuştur. Kaçırdığı maç, evet bir Fulham maçında bağları gidiyor hatırlasanız çok kötü Allah düşmanıma vermesin. Kevin De Bruyne diyor ki iç çamaşırını bile yardım almadan giyemediğin de anlıyorsun.


Oyun görüşü, sağdaki çevre kontrolü ve aklı ile zaten hayatı sahanın içine açıklayan bir adam için normal ve bir dünya yıldızı öyle bir günde yetişmiyor dostlar. Bir kitapta okumuştum ne kadar yetenekli olursanız olun ne kadar çalışırsanız çalışın hayatta bazı şeyler zaman alır. 9 adet bir aylık hamile kadından bir bebek elde edemezsiniz ama kendin ol korkusuz ol hayat mottonuzda buna inanırsanız kendi hikayelerinizi yazarsanız ve muhteşem bir film gibi olur…